Adını koyamadıkları yeni Kürtçü açılım sürecinin henüz bir yere evrildiği yok. Hep birlikte iktidarın halkımıza vereceği mutlu haberi bekliyoruz. Bu süreçte PKK'nın silah bırakma durumu, siyasi tartışmaların merkezinde yer alıyor. Ancak, bu konuda farklı görüşler ve belirsizlikler mevcut. DEM’liler ve MHP lideri Bahçeli'nin açıklamaları, sürecin karmaşıklığını artırıyor.
PKK'nın silah bırakma durumu, sadece PKK’lıların mı yoksa PYD-YPG’nin de bu süreçte yer alıp almayacağı sorusuyla belirsizliğini koruyor. Suriye’deki Mazlum Abdi, “Mesajı aldık” dedikten sonra silah bırakma konusunun kendilerini kapsamadığını ifade etti. Bu durum, PKK'nın silah bırakacağına dair beklentileri sorgulatıyor.
MHP lideri Bahçeli, bu belirsizliklere itiraz etti. Bahçeli, YPG’nin çağrının dışında tutulmasını eleştirerek, “Kurucu önderliğin doğasıyla çelişkilidir” dedi. Bu ifadeler, Bahçeli’nin PKK’nın liderliğine olan bağlılığını ve bu süreçteki tutumunu ortaya koyuyor. Ancak, bu jargonun ne anlama geldiği ve nasıl bir etki yarattığı tartışma konusu.
Türkiye’nin Suriye’deki durumu, yalnızca PKK’nın silah bırakmasıyla sınırlı değil. Suriye’de özerk bir yönetim kurma çabaları, Amerika’nın desteğiyle ilerliyor. Yüzlerce TIR silahla donatılan PYD, 60 binden fazla askere sahip dinamik bir yapı oluşturdu. Bu durum, Türkiye’nin stratejik çıkarlarını tehdit eden bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
İktidardakilerin topluma sunduğu basit mantık, terörist Apo’nun köy ağası gibi davranması üzerine kurulu. PKK’lıların silahlarını teslim etmesi bekleniyor. Ancak, bu yaklaşımın gerisinde daha karmaşık bir yapı olduğu göz ardı ediliyor. PKK, sadece bir terör örgütü değil, aynı zamanda uluslararası bir destekle güçlenmiş bir sistemdir.
Günümüzde, emperyalizmin amaçlarının devam ettiği görülüyor. Türkiye’deki siyasi akıl, Atatürkçü bir perspektiften uzak. Anayasa’da Türk kimliğinin tartışılması gerektiği savunuluyor. Bu durum, tarihsel bağlamda Osmanlı’nın millet sisteminin yanlış anlaşılmasına yol açıyor. Osmanlı’daki millet sistemi, dini kimlikler üzerinden şekillenmişti.
Bugünkü Suriye, geçmişte ağır bedeller ödenerek kaybedilen toprakların bir parçası. Tarihsel bağlamda, Türk Milleti’nin bağımsızlık mücadelesi, milliyetçilikle mümkün olmuştur. Kurtuluş Savaşı, TBMM’nin kurulması ve Cumhuriyetin ilanı, milliyetçi bir perspektifle gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, milletçe bağlı olduğumuz tek önderlik, bu tarihi süreçtir.